heyecan
mırıl mırıl uyanılan bir sabah belki pek çok yeni şeyin başlangıcı...stressle karışık güzel bir heyecan..sıcak bir duş ve hazırlıklar...farklı iki yoldan hayat..farklı ama tek iki hayat....tüm şarkılarım onunla..başarılar ''hayat''
anlatılmamış hikayeler
her şey duraklar bence...hatta bunun zamanı bile vardır denebilir.herhangi bir örneğin çeşitli aşamaları bitirdikten sonra kaçınılmaz sonu durakmaladır.tabi ki konu gelip çatmak zorunda ilişkilere..
üstelik aşk'ta yaşanan duraklama insanın tüm hayatını,anını ve geride kalanları donduruyor.inanamamazlık başlıyor herşeye ve hiç bir şeye..zor değil mi ? evet kesinlikle çok zor.ama güçlüyüz biz.hayatta böyle olmak zorunda olan insanlar vardır.her şart ve koşulda biraz diğer insanlardan farklı olmak zorunda olanlar..şimdi nasıl oluyor bu ? şöyle ki;
öfffffffff çok saçma yazdım bence ama silmeyeceğim..
yeniden başlıyorum..
fıkraları kim yazar mesela ? fıkra denen ve bizi yeri gelip dehşet güldüren şeyleri yazanlar belki de dünyanın sayılı somurtkan insanlarından ama yetenekleri bunu yapabilmelerine izin veriyor.yetenekleri olan insanlar demiorum çünkü her insanın yeteneği vardır ve bazılarının ki bariz açıkta diğerlerinin ise hafif dondurulmuş bekler haldedir.
benim yeteneklerim ne merak etmiyor değilim.çünkü şu yaşımda hala ''ben şunu çok iyi yaparım'' dediğim şeylerden emin değilim..ve bir cümlede bu kadar çok ''ş'' kullanmaktanda aynı oranda mutsuzum..neden bak bunu da bilmiyorum..olsun benim bilmediğim sorularım var ve çoğu insandan daha özel yapar bu beni...hayatta çözemem gereken basit,saçma ama yine de ''benim'' olanlar var ve bu özünde iyidir..
başlık duraklama ama anlatacak bir duraklama yok..yaşanan kötü anları geride bırakmaya karar verip sonra buraya yazmayı doğru bulmayanlar grubundayım..insan geride bırakmayı bilmeli yoksa asla içine düştüğü bunalımdan ve kara küçük kutudan kurtulamaz.
hikayelerin hep bir girişi vardır ama bazı hikayelerde giriş hem çok uzun ama hemde çok ani olur.bilmem hiç duydunuz mu? öyle hikayelerdir ki gerçekten aşk kokar..buram buram hatta öyle denir..zamanı çok ilginçtir,ani ve şaşırtıcı ama beklenendir bir yandan..uzun zamandır beklenen..işte böyle ilişkiler bazen duraklar bence..duraklamak hep son değildir hatta belki bir yenilenmedir.ve devamında gelen iyi haberler varsa...
sabretmek evet hem çok zor hemde çok bunaltıcı bir iş ama insan yavaş yavaşta olsa güzel bir değişim gördüğünde ağzı kulaklarına varıyor..nasıl anlatacağını ve neler diyeceğinden emin olamıyor..ama olsun karşında ki anlar sen hiç merak etme..ne kadar gerçek seviniyorsan senden yayılan o duygu o kadar hissedilir oluyor..bkz: doğru orantı
karşılığını vermeden ne yazık ki hiç bir şey olmuyor..ve keşke karşılık her zaman maddi olsa..verilen duygu ve düşünceler çok ağır kalıyor paranın insana verdiği zarar yanında..yıllar ve belki bir hayat çalıyor sinsice...biri için verilen kavganın böyle bitmesi evet çok üzücü ama gerçekten elde ettiğin,bundan mutlu olduğun biri için verilen bu kavga aynı zamanda çok lezzetli..
hayat bir oyun ve biz kötü oyuncularız..öyle olmasa yazılar yazmaz,kendimizi ve aklımıza gelenleri açıklamak istemezdik..iyi oynasak sessiz ve derinden,kimseye çaktırmadan yaşar,her şeyi içimizde çözerdik.....ve bu yazdıklarım saçma bir bakış açısının ürünüdür not ediyorum..
bildiğim ve öğreneceğim herşeye dair dayanma gücü belki acımasızlıkla elde ediliyor ama acımasız olmak insanı sevgiden mahrum bırakıyor...iki ucu boklu olsa keşke değneğin..böylece biz sadece elimizle tutmak zorunda kalırdık..
evet bir günde benim keyfime ayırıp uyuyabildiğim -ki uyumak artık bir keyif bir lüks- saatin süresidir bu rakam.günlerdir çalıştığım,uğruna pek çok şeyden feragat ettiğim sınav denilen hadisenin son anda ertelenmiş olması ve ilginç şekilde benim ne tepki vereceğimi bilememem...sevinmeliyim sanırım,yok yok önce gelin bir kazandıklarım kaybettiklerim listesi yapalım
vazgeçtim...liste uzuyor yoksa ve iyice moral bozucu olmaya başladı...
biliyorum evet... bunları, benzer dönemler geçiren herkes tanıyor.hepimiz, bu yolları yaşadık veya yaşıyoruz..ama bırakında birazcık ben mızmızlanayım..bu özelliğim alınmış bir hayat sürdüm....sanırım acısını çıkartmam lazım yoksa ben bu hayatın tamamını çıkartamayacağım
uyumayacağım,bekliyorum uyanmasını...yanında uyumak belki beklediğim
arpacı kumrusu gibi düşünmeye başladım ben.sürekli aynı şeyleri,hiç bir değişiklik yapmadan düşünüyorum üstelik.insanlara bunun yanlışlığını anlatıyorum,hatta pek çok konuda vaazlar denebilecek konuşmalar yapıyorum -ki eminim sıkıyorum insanları- ancak hiçbiri kendimi etkilemiyor.ne istediğimi biliyorum belki evet ve adına bir parça huzur deniyor ama nasıl sağlanır konusunda hiç bir fikrim yok.
bunların hepsi birbiriyle bağlı sanki,insanlar ilişkiler kurar,insanlar kendine bir yer edinir,insanlar sıkılır,insanlar yorulur ve insanlar ölür.arada kalanlarda yemek ve içmek gibi doğal ihtiyaçlardır(ancak içmek kelimesinden ne anladığınız değişebilir). yok yok yanlış oldu bu.aşk var arada.unutulmaması gereken ve herşeye gücü yeten ama konumuz ondan ayrı şuan,çok özel bir günde bundan bahsederiz yine.neyse nerde kaldım,hah,çevremde ben ne zaman kötü olursam insanlarında kötü olmaya başladığını görüyorum.başlarda bunu ''vay be benimle ne kadar ilgililer'' diye gayet saftirikçe karşıladım.sonra baktım ki aslında hiç birşey değişmiyor insanlarda,sadece benim bakış açım sorun.
sonra bakmamaya başladım,son dönemlerde en azından.buna bazı insanlar kelime olarak ''yorgunluk'' diyor ama ben henüz tam ifademi bulmuş değilim.
adamın biri bir gün diye başlayan fıkralarda ki gibiyim ve nedense bu adam hiç istediklerini yapamıyor.her zaman ve her zaman bir eksik yan çıkmalı ki ona yakışsın,onun olduğu anlaşılsın.
zaman bazen çok hızlı akarken neden olmaması gereken anlarda çok yavaşlıyor.bakıyorum insanlara bazı şeylere seviniyorlar veya bir topluluğa anlatıyorlar fikirciklerini.aşağılamak için değil bu tabir ama gerçekten çok basit düşünüyor bazı zamanlarda insan denen minicik sevimli şey.
rubik küpünü hiç çözmeye çalışmamış biri olarak sanırım bu bulmacalarıda zamana bırakıp bir daha hiç dönüp bakmayacağım.yada bilmiyorum belli olmuyor ki.